Gönderi

Benim çirkef ve ruhsuz mesajıma verilebilecek en tatlı mesajdı. Sezai Karakoç'un 'köşe' şiirinden alıntı yapmıştı. Bu şiiri severdim. 'Konuştun güneşi hatırlıyordum. Gariptin yepyeni bir sesin vardı. Bu ses öyle benim öyle yabancı, Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz kardı' Sezai Karakoç'u çok severdim. Karşılık olarak sadece gülücük attım. Şiiri biliyordum. Devam edecek mi diye cevap olarak sadece gülücük attım. Beklediğim cevap geldi. Şiirin başka bir dizesi: "Ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı.' Mesajı gülümser halde okurken Esin'in bağırmasıyla yerimden sıçradım. "Oh! Bize çemkir, kaldır! Kendin otur mesajlaş, gül!" Kahkaha attım. "Yavuz bana şiir yazmış, yani Sezai Karakoç'un şiirini yazmış da ona güldüm. Biliyorsun kitapları, şiirleri severim." "Bir de Yavuz'u seversin!" diye bağırdı Betül içerden kafasını çıkarmadan.
Sayfa 122 - Armoni YayıncılıkKitabı okudu
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.