Gönderi

Gece yarısı zindanında uyanan mahpus, yatağında terleyen ümitsiz hasta,bir zillet tufanında kendisini her an boğulmuş sanan biçare,sabah güneşini bir şifa gibi bekler ve sabah güneşi bütün sefalet ve ıstırapların hiç olması hafifleyeceğini zanneder.insan kafası için rahatlık en tabii ihtiyaçtır.hakikatte hangimiz arkamızda bu zalim gözün aynı çiğ parıltı ile aydınlattığı günlerin birbirine benzeyen sıkıcı yükünü hatırlamayız?
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.