Gönderi

Muhammed’in Yakarışı
Gerçi saklandığı yere, o pek yüce olan Girince bir bakışta tanınan Melek, Dimdik ve görkemli parıltılar salan; Yalvardı bütün iddialardan vazgeçerek. İzin verilsin diye gezgin kalmasına, Eskisi gibi, dalgın bir tacir olarak yani. Okumuşluğu yoktu, fazla gelirdi Ona da, Bilginlere de, Görmek sözün böylesini. Melekse emredercesine gösteriyordu, Levhasına yazılanları yalvarana; Gösteriyor ve istiyordu tekrar: Oku! Okudu O da: Öyle ki Melek hayrandı. Çoktan okumuş denirdi artık ona; Yapabilendi o, kulak veren ve yapandı. Rainer Maria Rilke
·
246 views
Ayşe okurunun profil resmi
Rilke’nin İslâmiyetle Teması, İslâmiyet’e Bakışı: Daha okul yıllarında Rilke, Hz. İsa’nın ‘Tanrının Oğlu’ olduğu Hıristiyanlık imajından kendisini kurtarmıştı. On sekiz yaşında ‘Çarmıhtaki İsa’ adlı şiirinde şunları yazıyordu: “Tanrının oğlu olarak onu neden sevemediğimi, sayamadığımı ve dua edemediğimi çok iyi anlıyorum. Aslında insan olarak Tanrıya daha yakın olurdu; oğul Tanrı olarak ise çok aciz bir insan.” 1910/11 yıllarında yaptığı seyahatlerinde ve okumaları sonucunda İslâm’a yöneldi. 1911-12 senelerinde İspanya’ya Endülüs’e seyahat etti. Duino Ağıtları adlı eserinin tamamlanmasına vesile olan, orada karşılaştığı İslâmî izler onun İslâmiyet’e hayranlığını artırdı. Clara Rilke’ye Cezayir’den 1910’da yazdığı mektubunda “Allah büyüktür ve O’nun kudretinden başka kudret yoktur.” diyordu. 1907 senesinde yazdığı ‘Muhammeds Berufung’ [Hazret-i Muhammed’e Nübüvvetin Gelişi] adlı şiirinde Cebrail Aleyhisselâmın Allah’ın ilk vahyini Hz. Muhammed’e getirişini bu şiirle tasvir etmiş..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.