Gönderi

-birtakım tarihçilerle şairler, yaptıkları betimlemeleri hep karartarak yapmışlardır. Örneğin Latin tarihçi 'Tacite' her ne kadar imparator 'Titus'ün betimlemesini fazla rötuşlarla güzelleştirmişse de, öyle anlaşılıyor ki 'Tibere'in yüzünü biraz fazla karartmıştır. Bir taraftan efsanenin, bir taraftan da 'Shakespeare'in bir sürü cinayetlerle suçladığı 'Macbeth' gerçekte âdil ve akıllı bir kraldı. Yaşlı kral 'Duncan'ı kahpelikle öldürmüş değildi. 'Duncan' daha gençken büyük bir çatışmada mağlup olarak savaşın ertesi günü "Silahçı dükkânı" denilen bir yerde ölü bulunmuştu. Bu kral, 'Macbeth'in karısı 'Gruchno'nun akrabasından birçok kimseleri öldürtmüştü. Oysa 'Macbeth' İskoçya'yı imar etti ve feraha kavuşturdu; ticareti geliştirdi ve soylulara karşı burjuvazinin koruyucusu, şehirlerin gerçek hükümdarı sayıldı. Ama oymak beyleri onun 'Duncan'ı mağlup etmesini de, sanayii himaye etmesini de bir türlü affetmediler. 'Macbeth' işte bu duruma kurban oldu ve anısı da lekelendi. Bu iyi kalpli kral ölümünden sonra yalnız düşmanlarının kin güden hikâyeleriyle şöhret buldu. "Shakespeare'in dehası, o düşman iftiralarını insanlığın vicdanına kazıdı.
Sayfa 6 - 7 DorlionKitabı okudu
·
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.