Ham halindeki "doğanın" insan ihtiyaçlarına uygun olmadığını 20. yüzyılın sonlarındaki insanlara açıklamak, her zaman kolay değildir. Doğa, kurtlar, vahşi kediler, zehirli yılanlar, akrepler, kısacası insanları tehdit edebilecek diğer tüm canlılar öldürülüp ilkel ormanlar temizlendiğinde, insanlar tarafından iyice evcilleştirilip dönüştürüldüğünde şehirlerde yaşayanların çoğuna insancıl ve güzel görünmeye başladı. Aslında doğa süreçleri kendi yoluna gider; iyi ve kötüyü, sağlığın sevincini ve hastalığın amansız ağrılarını insanlara körü körüne ve kayıtsızca dağıtır. Zaruret hasıl olduğunda anlamsız doğa olaylarına belli bir dereceye kadar hakim olabilecek ve birbirleri ne yardım edebilecek olanlar, yalnızca insanlardır.