Gönderi

“Ben,” dedi, hiç de gereği olmayan bir heyecanla, “çağdaş insanı şöyle görüyorum: En gizli, en kutsal hücresine, sözgelimi şatosunun kulesine bile kapanmış olsa, gene de donanmıştır; telefonlarla, telgraflarla, gramofonlarla, radyolarla, sinema perdeleriyle, göstericilerle, sözcüklerle, tarifelerle, el kitaplarıyla, bültenlerle…” Böylesine donanmış bir adam için sahici bir yolculuğun artık gereksiz olacağını belirtti. Yirminci yüzyılımız Muhammet’le dağın öyküsünü tersine çevirmişti. Bugün artık dağ çağdaş Muhammet’e geliyordu.
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.