Gönderi

Hikâyedeki "Bozdoğan zaferle sarhoştu." cümlesindeki zaferden sarhoş olmak imgesi, 1944 yılında yazılan "Selâm" şiirinde de vardır: Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden. Hikâyenin olumlu kahramanının bozdoğan olması boşuna değildir. Yırtıcılara karşı Atsız'ın özel bir sevgisi vardır. 1933'te yazdığı "Kahramanlık" şiirinde şöyle diyor: Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık... Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık; Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık: Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir. Hikâyedeki bozdoğan da karşısına çıkan ak sungura ve kara kartala gözünü kırpmadan saldırmış, kahramanca dövüşmüş ve ölmüştür. Yırtıcılar çetin şartların canlılarıdır. Hikâyede Atsız, yırtıcıların içinde bulunduğu çetin şartları sarı yılanın düşüncesiyle aktarır: "Bu kartallar, sungurlar, doğanlar bu yüksekliklerde nasıl yaşıyorlar... Bunların yaşayışı çetin bir boğuşmadan ibaretti. Keskin göz, güçlü kanat, yırtıcı pençe gerekti. Bir zayıflık anı buradaki yaratıkları yok ede bilirdi." Bu cümlelerin arka planında Atsız'ın, bozkırların çetin şartlarını düşündüğü muhakkaktır. 1941 yılından birkaç yıl önce, Bozkurtları Ölümü'nün üçte birinden fazlasını yazmış ve Tahsin Demiray'ın çıkardığı Ateş dergisinde tefrika etmiştir. Romanda Gök Türklerin, çetin bozkır şartlarındaki yaşayışı sık sık tasvir edilir. Bozkırda da bir anlık zayıflık ölüm getirir. İşte Atsız, tarihin bozkır Türkleri ile yükseklerin yırtıcıları arasında bir benzerlik bulduğu için "az yaşayan", ömürleri uzun sürmeyen doğanları sevmiş ve bu hikâyesinde de "zaferle sarhoş” olan, "hiçbir karşılık beklemeden ün ve şan için yapılan” bir çarpışmaya "göz kırpmadan" atılan boz doğanı kahraman olarak işlemiştir. ***
·
61 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.