Gönderi

ben iki sedir ağacı düşman olsun birbirine görmedim hiç ben görmedim bir söğüt gölgesini satsın yere hiç karaağaç dallarını bedava bağışlar kargalara nerede bir yaprak olsa benim coşkum açar orada bir haşhaş çalısı beni varlığın akışında yıkamış bir sineğin kanadı gibi bilirim seherin ağırlığını bir saksı gibi yeşermenin müziğine kulak kesilirim meyve dolu bir file gibi varmanın ateşi var bende bir meyhane gibi sıkıntının sınırındayım deniz kıyısındaki bir bina gibi kaygıyla bakarım ebedi uzun keşişlemelere istemediğin kadar güneş, istemediğin kadar aşılanma, istemediğin kadar çoğalma.
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.