Gönderi

Dünyayı da defalarca uzaktan görmüştüm. Belgesellerde. Kapkaranlık bir uzay boşluğunun içinde, masmavi, yemyeşil, bembeyaz bir küre! Kesinlikle anlaşılmıyordu üzerinde çocuk s….!... Ne savaşlarda birbirlerinin topuklarını ne de barışlarda birbirlerinin dillerini koparanlar görünüyordu o mesafeden. Ne atılan çığlıklar ne de söylenen yalanlar duyuluyordu. Sessizlik ve huzur içinde, ağır ağır dönen bir küre. Önemli olan hangi açıdan baktığın derler. Palavra! Önemli olan hangi mesafeden baktığın! Ben mesela, o an hayata ve her şeye bir mikroskopla bakıyordum ve hepsi korkunç görünüyordu. Bir virüs sürüsü! Mikroskobik yılanlar ve ejderhalar! Kıvranan, kıvrılan, saplanacak et arayan bir mikrop ordusu! Belki ağzımı açabilsem kalın bir çığlık atabilirdim. Bütün gözeneklerimi ve ağzımı kaplamış olan acı bir çığlık kadar delik açıp biraz da olsa nefes alabilirdim. Ama ben daha çok dişlerini birbirine kenetlemiş ve donmak üzere olan bir çocuk gibiydim. Tek yapabildiğim bir saç teli inceliğinde hırlamaktı. Dişlerimin arasına ancak o sığıyordu...
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.