Gönderi

Resûlullâh Hz. Ayşe ye sinirleniyor ve laf dokunduruyor
Resûlullâh (sa) Hazret-i Hafsa’nın hânesinde iken vücûd-ı behbûd-ı Peygamberîlerine ârız olan râhatsızlıktan dolayı ümmü’l-mü’minîn Hazret-i Ayişe (r.anhâ) sâir ümmehât-ı mü’minîni istirzâ edip Resûl-i muhterem (sa) Efendimiz hazretleri beyt-i semâ-peyvest-i Ayişe’yi teşrîf buyurdular. Buhârî-i Şerîf’de mastûr olup müşârun-ileyhâdan muan’anen mervî bulunduğu üzere Resûlullâh (sa) Efendimiz hazretlerine üç defa iğmâ ârız olup her defasında ifâkat buldukları zaman “vakti salat hulul etti mi?!” sûretiyle vukū’ bulan suâl-i Nebevîlerine cevâben mâh-ı tâbân-ı Muhammedî (sa) etrâfında hâle-âsâ mevcûd bulunanlar evet yâ Resûlallâh (sa) cevâbıyla mukābelede bulunmaları üzerine “Ebûbekir’e söyleyin nâmazı kıldırsın” emr-i saâdeti sudûr eyledi. Hazret-i Ayişe (r. anhâ) Resûlullâh (sa) maraz-ı mevtinde pederi Ebûbekr (ra)’nın makām-ı Peygamberîde görünmesi ashâb-ı kirâmın sû’-i nazarlarını mûcib olacağı mütâlaa-i zâhir-bînânesi ihtirâzıyla “Yâ Resûlallâh pederim Ebûbekr’in rikkat-i kalbi vardır. Sizin makāmınıza geçerse kırâet-i Kur’ân’a muktedir olamaz.” cevâbıyla vâki’ olan üç defa iğmâyı müteâkıb tekerrür eden ayn-ı suâl-i Peygamberîyi karşıladı. Üçüncü defada Peygamberimiz (sa) Efendimiz hazretleri “Ya Ayişe ! Sus; Yusufa akıl hocalığı yapanlar da siz idiniz!” buyurmuşlardır. Ma’lûm-ı erbâb-ı mütâlaadır ki kıssa-i Yûsuf’u hâkî olan Sûre-i celîle-i Yûsuf’da beyân buyurulduğu vech üzere Züleyhâ hüsn-i tahammül-sûz-ı Yûsuf’a karşı mağlûb olarak perde-i ismeti tecâvüz eyleyip kibâr âileleri arasında sermâye-i makāl olmuş idi. Züleyhâ bu bâr-ı ta’yîb altından kurtulmak için cümlesini da’vet ile Yûsuf’u kendilerine göstermiş ve bundan sonra Züleyhâ’yı ma’zûr görmüşler ve hepsini Yûsuf’un kâlâ-yı vuslatına sarf-ı nakdîne-i mâ-hasal eylemekde bulunmuşlar idi ki bu fikirlerini Yûsuf’a açık söylemeyecekleri için bilâhare kendileri hesâbına olarak evvelâ Yûsuf’a Züleyhâ’ya mukābelede bulunmaması kendisi için netâyic-i meş’ûme tevlîd edeceğini öne sürmeye başladılar. Ve bu bâbda nesâyıh-ı hayr-hâhânede bulunmak için hepsi ayrı ayrı Yûsuf’u da’vet ediyorlar idi ki bunlar mâ fi’zzamîrlerini doğrudan doğruya söylemiyorlar ve bir vaz’iyyet-i ca’liyye alıyorlar idi. Hazret-i Ayişe (r.anhâ)’nın dahi böyle bir mülâhaza-i mahsûsa ve mahdûdede bulunması ve mâ fi’z-zamîrini setr etmekdeki vaz’iyyetini Peygamberimiz (sa) Efendimiz hazretleri **Yusufa ders vermek isteyen kadınlar** ile ta’bîr ve ifâde buyurmuştur ki derece-i zarâfet ü ulviyyetini tasrîh bî-lüzûmdur.
·
82 görüntüleme
furkan okurunun profil resmi
Efendimiz hzlerinin bile mesele-i nisviyyete tahammülü az jssjsj gerçi 3 kere dinlemiş
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.