Gönderi

Çoğu kişi, çocukluk yıllarının iyi geçtiğini, fazla sorunla karşılaşmadığını, olması gereken ne ise onu yaşadığını, çoğunlukla mutlu ve huzurlu olduğunu söyler. Ya da "Buna inanır" Şayet böyleyse bugün hiç bir sorunun olmaması, insanların huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşıyor olması, saygılı, üretken, empatik, adil ve sevecen olması gerekmez mi? Bir insan çocukluk çağında nasıl yaşadıysa yetişkin olduğunda da öyle biri olur demek istemiyorum sadece ama huzursuzluğumuzun, yorgunluğumuzun, iletişim kopukluğumuzun, ilgisiz veya tek düze ilgilerimizin olmasının en önemli sebebi çocukluk yıllarında öğrenmemiz gerekenlerin eksik bırakılması, yapmayı isteyip de izin verilmeyen haksız yasakların koyulması, başkalarının sınırlarına riayet etmeye zorlanılması ve kendimizi tanımak için yeterli zamanın tarafımıza sağlanmamasıdır. Eksik çocukluk tamlık hissini zedeleyen yarım yetişkinler yaratır. Maalesef toplumun ve endemik çevrenin, aileye, ebeveynlere bakış açısı, inanılan kültürel ve dinsel adetlerin yanlı ve taraflı yorumlanması sebebiyle çoğumuz yaşadığımız çocukluğun en iyisi olduğunu düşünür, sıkıntı ve sorun varsa da "O zamanlar öyleydi, başka seçenekleri yoktu " diyerek ilgili kişileri ve yanlış verilmiş kararları aklamayı seçeriz. En sonunda "Kader" döngüsü ile tüm bu yanlışları kimi zaman kabullenir, çoğu zamanda aktarım yaparak bir sonraki kişiye bayrak teslimi yaparız. Döngüyü kırmak elbette zor, sancılı bir süreci oluşturur. Fakat bir kez bunu fark ettiğimiz de, azim ve sabırla kırılması imkansız değildir. -İçaforiz
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.