Gönderi

"Bunun böyle olduğuna inanabilirsin. Bunu mahkemelerden ve soruşturmalardan biliyorum. Sanıklar en çok gizledikleri şeylerden acı çekiyorlar, her şeyin ortaya çıkmasından duydukları endişe ve bir yalanla sayısız gizli saldırıya karşı koymak zorunda kalmanın üzerlerinde yarattığı baskının acısını çekerler. Özellikle de suçun da, kanıtın da ortada olduğu, hatta hakimin kararı bile belli olan vakaları izlemek korkunçtur, eksik olan sadece itiraftır, o da sanığın içinde saklıdır ve ne kadar zorlasa da bir türlü dışa vurulamaz. Sanıktan evet sözcüğünü çekip çevirmeye çalışırken, onun kıvrandığını görmek tüyler ürperticidir. Bazen yukarıda gırtlağına yakın bir yerdedir, içeriden inanılmaz bir güçle yukarı doğru itilir, sanık boğulacak gibi olur, neredeyse itiraf edecektir, o anda yine o karşı konulmaz uğursuz güce yenilir, o anlaşılması güç inat ve korkunun etkisiyle itirafı yeniden yutuverir. Ve mücadele yeniden başlar. Böylesi durumlarda hakimler bazen sanıklardan çok daha fazla acı çeker. Fakat sanıklar hakimleri hep düşman olarak görürler, gerçekte ise hakimler onların yardımcısıdır. Ve ben de onların avukatı, onların savunucusu olarak, aslında müvekkillerimi itiraf etmemeleri konusunda uyarmam gerekir, yalanlarını daha da desteklemem gerekir, fakat içten içe buna cesaret edemiyorum, çünkü itiraf etmemek itiraf edip de ceza almaktan daha büyük bir azap onlar için. Bir insanın itiraf etme cesareti olamayacağı ve işin ucunda bir tehlikenin olduğunu bile bile bir suçu nasıl işleyebileceğini hâlâ anlamış değilim. İşlenen suçtan ziyade, itiraf etme cesaretini bulamama korkusunu zavallıca buluyorum."
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.