Gönderi

Ordinaryüsün Fahiş Yanlışları
1964 başında yayın hayatına başlayan Ötüken dergisinde de Atsız'ın birçok kalem kavgası vardır. Bunlar çoğunlukla Nurculara ve dinci yobazlara karşı yazılmıştır. İlk sayılarda Ali Fuat Başgil'e karşı da tenkit yazıları vardır. Aslında Atsız'ın Ali Fuat Başgil'e karşı ilk yazısı, 15 Ekim 1961'de yayımladığı Ordinaryüsün Fahiş Yanlışları adlı broşürdür. Muhafazakârlar tarafında cumhurbaşkanlığına da aday gösterilen Başgil'in, 7 Ekim 1961 tarihli Son Havadis'te yazdığı bir yazıda Türkiye Türklerini “muhtelif din, dil, tarih ve ırktan birçok millet elemanlarının asırlar içinde ve İslâm kültürü kazanında kaynayıp hâl ve hamur olmasından meydana gelmiş mürekkep bir millet" olarak tanımlaması; hem beden, hem de ruh bakımından "Orta Asya"lılardan farklı kabul etmesi üzerine Atsız, adı geçen broşürü yayımlamıştır. Yazının başlığındaki “fahiş” kelimesi bile Atsız'ın üslubundaki sertliği gösterecek niteliktedir. Kelime, anlamı (ölçüyü aşacak derecede aşırı) ile olduğu kadar, taşıdığı seslerdeki gücü ve çağrışımı ile de hayli serttir. Bir dil ve edebiyat ustası olan Atsız, kelimedeki bu özelliklerin hiç şüphesiz farkındaydı. Ali Fuat Başgil'in, 30 Kasım 1963 tarihli Yeni İstanbul'da yazdığı "Milliyetçilik Bahsi” başlıklı yazıda aynı fikirleri tekrarlaması ve Atsız'dan "nâdan" diye bahsetmesi üzerine Atsız da yeniden kaleme sarılmış ve Ötüken'in ikinci sayısında “Uydurma Milliyetçilik” başlıklı yazıyla ona cevap vermiştir. Ötüken dergisinde çıkan kalem kavgalarını burada tek tek incelemeyeceğim. Çünkü ilgili bölümlerde konu ve fikirler ele alınmıştır ve alınacaktır. Burada sadece Atsız'ın polemik üslubunu gösteren bazı alıntılar yapacağım. 1961'deki yazısında sert sözlerle Başgil'in gafletini dile getirir: "Demek ki bilgin olmak gafil olmaya mâni değilmiş... Ordinaryus, cumhurbaşkanı adaylarındandır. Bir cumhurbaşkanı düşününüz ki kendi milleti hakkındaki fikri Kremlin'in parçalayıcı fikirlerine tipatıp uymaktadir ve bunu hainliğinden değil; gafletinden, bilgisizliğinden yapmaktadır. Bundan büyük felâket olur mu?" (Atsız 1992 III: 410). "Başgil bilginmiş, uluslar arası çapta imiş... Bana ne? İsterse yıldızlar arası çapta olsun. Millî şuura malik olmadıktan sonra ben onun bilginliğini ne yapayım? Türklük hakkında müspet bir fikri olmayacak olduktan sonra dünyada Ali Fuat Başgil'e bile hocalık edecek nice anayasa profesörü bulunabilir. Yazık Türk milletine..." (Atsız 1992 III: 413) "Uydurma Milliyetçilik" yazısında daha serttir; Başgil'i sarhoşlukla suçlar: Zavallı ihtiyar sarhoş!... Sanki bir imparatorluktaki unsurlardan hepsinin birbiriyle karışması kaçınılmaz bir kadermiş gibi düşünerek; Selçukluların, İlhanlıların, Moskof savaşlarının Anadolu'ya yığdığı Türklerden habersiz olarak ve hayâlinde yarattığı ırklar kaynaşmasını gerçek sanarak, şahsım için 'nâdan' diyor ve bu yazıyı yazarken de ayık olmadığını ispat için bana, İngiliz ve Fransız müelliflerinden parçalar naklettiriyor." (Ötüken 2, 14 Şubat 1964: 7).
·
41 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.