Henüz kitabin ortasinda olmama rağmen Mina Urgan'in hem keyifli hem bilgilendirici kitabini çok sevdim.
Akşamları herkes gibi dizi izlemektense piyano müziği esliginde farkli ulkeleri izlerim youtube'da.
Fakat izlemek baska, hissedip yaşamak bambaşka. Yurtdışı turlariyla gezmem gibi bu sanal gezintiler.Bir yerde yaşamak, oranin insanini tanimak,sohbet etmek,otobüse binmek, carsi pazar gezmekle icinize cekiyorsunuz adeta. Zihninizde, kalbinizde olasi onyargi buzullari eriyor. Tatli dostluk esintileri basliyor. Kitapta tamda bu güzel hisleri yakaladim.
·
68 views
Ne güzel yazmışsınız. :) Dizi kısmı benim ilgimi çekti. İnsanların akşam televizyon karşısında kendilerine ne sunuluyorsa onu izlemeleri ve sözde birlikte bir etkinlik yapıyor gibi gözükselerde aslında birbirlerinden ne denli kopuk olduğunun bir göstergesi diziler. Aile arasındaki konuşmalar, diyaloglar, hal hatır sormalar aslında o kadar yapay ve sığ ki.
Tesekkur ederim 😊 Ozellikle tropikal adaları tavsiye ederim, muazzam güzellikler..Zihnimiz duygularimiz cok degerli cok secici olmak gerekli diye düşünürüm. Sohbet kismi evet, fakat genc nesil ile ebeveynler kopuk gibi gelir bana, oglumla uzun keyifli sohbetlerimiz var ama ortak ilgi alanlarimiz sayesinde biraz da, yoksa sıkılıyorlar. Ebeveynlerde kendini gelistirmeli bence..
Şahsen dünya halklarinin birbirini sevdiğini fakat tarih boyunca yöneten sinifin menfaatleri gereği düşmanlık tohumlari oluşturuldugunu düşünüyorum.Sadece baska ulkelere degil bizzat her bir farklilarimiz icinde gecerli bu. Sig, yuzeysel tanimlar icin ( irk,din,millet,sifatlar vb) insana şak diye iyi/kotu diyoruz karakterine kisiligine ruhuna bakmadan.... Arthur Schopenhauer'in dedigi gibi, acaba Ingilizlere Fransiz ,Fransizlara da Ingiliz tarihi okutulsa (ki okullarda gercek tarihin carpitildigini söyler ) yine ayni dusunurler mi der. Maalesef öylesine soğuk mermer gibi duvarlar olusuyor ki icimizde ne kendimizi ne baskalarini hakikaten taniyamiyoruz.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.