Gönderi

Atsız'ın dîvan edebiyatına ait bazı görüşleri de, Hasan Âli'nin Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış kitabını eleştiren "Alaylı Âlimler” başlıklı yazısında bulunmaktadır. Atsız burada divan ve halk edebiyatını da karşılaştırmaktadır: "Divan edebiyatında Türk duygusunun kaybolduğunu kimse çıkıp da iddia edemez. Divan edebiyatı zümresine mensup bir iki serserinin Türk kelimesini kötü mânâda kullanmış olması bütün divan edebiyatını körükörüne kötülemek için bir sebep değildir. Halk edebiyatı zümresinden yetişen bazı şairler de Türk kelimesini tahkir yerinde kullanmışlardır... Divan edebiyatı bugün ölmüştür, tarihe karışmıştır diye arkasından söğmek dürüstlük değildir. Çünkü o edebiyat asırlarca bu milletin münevver zümresi tarafından sevilmiş ve bu milletin hissî olduğu kadar hamasî ve vatani duygularına da makes olmuştur. Kaldı ki biz H. Âli Beyin şahsen divan edebiyatı meclûplarından olduğunu bilenlerdeniz. Kendisi şunu elbette bilir ki halk edebiyatı zümresinden, meselâ Füzulî ile en uzaktan kıyas olunabilecek bir halk şairi çıkmış değildir... Halk edebiyatı da bizim edebiyatımızdır, severiz. Hele bugünün temayüllerine daha yakındır ve işlenirse ötekini de geçer." (Orhun 5, 21 Mart 1934: 104-105). Yine Orhun dergisinde birkaç ay sonra yayımlanan Edirneli Nazmi ile ilgili incelemesinde ise Atsız divan edebiyatı için olumsuz ifadeler kullanır: "Türkiye'de Osmanlı sülâlesi hâkim olduktan sonra acem taklidi divan edebiyatının kuvvetle yayılarak millî dil ve kültürümüzü şiddetle tehdit etmesi üzerine on beşinci asrın sonlarında Türkiye'de bir dilde milliyetperverlik cereyanı baş gösterdi." (Atsız, Mart 2015: 178). Dille ilgili düşüncelerinde de görüldüğü üzere Atsız, din ve medeniyet değiştirince Türklerin taklit yoluna sapmalarına karşıdır. Burada dile getirdiği de budur. Aslında o, divan edebiyatının millîleştiği ve edebiyatımızın zengin bir dönemini meydana getirdiği fikrindedir. Daha sonraki yazılarında da bu görülür. 1940'larda yazdığı “Koca Ragıp Paşa, Haşmet ve Fitnat Hanım Arasında Şakalar" başlıklı incelemesinde Atsız, 18. yüzyılın bu üç şairi hakkında değerlendirmelerde de bulunur: Koca Râgıp Paşa için "Osmanlı şairlerinin en büyüklerinden", "hikemî gazelin en büyük üstadı olan ve mısraları darbımesel haline gelen" nitelendirmelerini yapar. Haşmet'i "Osmanlı şairlerinin en ünlülerinden", Fitnat Hanım'ı da "kadın şairlerimizin başında gelen" olarak değerlendirir (Çınaraltı 3, 23 Ağustos 1941). 1971 yılında Kültür Bakanı'na yazdığı bir açık mektupta da Atsız, divan şairlerinden Zatî, Ahmed Paşa, Necatî, Hayali divanlarının Ali Nihat Tarlan tarafından neşredildiğini, bunların dışında kalan Bâkî, Fuzuli, Nedim ve Şeyh Galib divanlarının da ilmî usulle yayımlanmasını tavsiye eder (Ötüken 96, Aralık 1971: 7). 1974'te yazdığı bir yazıda ise divan edebiyatına karşı çıkanlara iyice öfkelidir: "Millî Eğitim Şûrâsı'nda birkaç öğretmen dünkü edebiyata sövüp saymışlar. Füzûlî'yi, Bâkî'yi batırmışlar. Bunlar Füzûlî'den, Bâkî'den bir mısraı bile anlayamayacak kadar aşağı olan cahillerdir. Onlar Füzuli'deki dehâyı, şiir inceliğini nereden anlayacaklar? Fikrî ve edebî seviyeleri ancak Nazım Hikmet'i, Orhan Veli'yi ve o makuleleri anlayacak kadardır." (Ötüken 129, Eylül 1974: 2).
·
195 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.