Kur'an kulak verilmesi gereken bir kitaptır; tapılması gereken kutsal bir fetiş, bir "şey" değil. O, "söz” dür, o düşünce yüklüdür, "mana" değil. (Dokunup elinizi çektiğiniz zaman eşyaya ve şahıslara hulul eden ve gaybî bir gücü kendinde barındıran gizemli bir şey). Evet, Kur'an eğer Müslüman toplumlarda "kitap" olsa, okunsa, anlaşılsa, konuşulsa ve ona inananlara denilse ki: "O konuşuyor, onun muhatabı sensin, sana hitap ediyor, ona kulak vermelisin, onun sözünü dinlemelisin."* İşte o zaman kurtarıcı, uyandırıcı, inşa edici olur Kur'an. Ve Kur'an bu gücünü sadece geçmişte ortaya koymamıştır; aynı zamanda bugün de aynı güce sahiptir. Sadece Bizans ve İran emperyalizmine karşı değil, bugünün sömürgecilerine karşı da direnebilir, nitekim direnmektedir!