Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
İlk bakışta ağır bir dilin kullanılmış olduğunu ya da çok fazla felsefik bir kitaba benzediğini düşünsem de tam aksine Tolstoy'un sohbet havasında yazmış olduğu bir eserle karşılaştım ki bu beni kitaba daha çok bağladı. Kitabın başında Tolstoy'un zengin, her şeye sahip, sorgulamayan ve insanları üst sınıftan gördüğü zamanlarını kendi anlatımıyla okumaktayız. Tabi bu, bu şekilde devam etmiyor ve Tolstoy bir arayışa, içsel bunalıma giriyor. (Yaşam, insan, din, varoluş gibi konular üzerine bir arayışta) Bu arayış kitabın sonuna dek sürerken onunla birlikte bizde bir çok sorunun yanıtını kendisi gibi aramaya koyuluyoruz. Bu arayış sırasında Tolstoy kendini açıkça eleştirmekten, geçmişte yaptığı şeyleri yargılamaktan geri kalmıyor. Kitapta kendisine sorup durduğu ve cevabını bulmaya çalıştığı soruları bizlerde aynı şekilde kendimize sormaktayız. Sorduğu sorulara verdiği cevaplarda bazen kendisine katılsam da bazı yanıtlarıyla kesinlikle kendi düşüncelerimi bağdaştıramadığım zamanlar oldu. Yaptığı benzetmeler ve üslubuyla bence okuru hiç sıkılmadan okumaya, düşünmeye yönelten bir eser. Okurken duvarla bakışıp soruların yanıtını kendimde aradığım çok oldu. İtiraf etmek gerekirse çoğu hala yanıtsız bir şekilde düşünülmeyi bekliyor. Kesinlikle sıkılmadan okuyabileceğiniz, üstüne düşünüp kafa yorabileceğiniz ve yazarla karşılıklı bir sohbetin içindeymiş gibi bitireceğiniz bir eser. Okuyacaklara keyifli okumalar...
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Antik Kitap · 201623,3bin okunma
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.