Gönderi

Hicretsizlik hazret-i ömer olsa ağzımı yüzümü dağıtırdı iftar sonrası çay ve sigaralardan hazret-i ali kale bile almazdı şu bitirme tezini bir evsizle çorba içecek kadar cesur olmadığım duyulsa ensar kız vermezdi medineli çocuklar tebessümler fırlatırdı nefsim kanayana dek tenimi ilk gazvede bırakıp kurtulmak belki bakışlarıma mescidin kumları bile fazla bir naat yazacak yaşa gelmedim henüz ezberimde rimbaud ve masamda heidegger bütün bildiklerim sol cebimde silahsız bir şarjör olarak beni şimdi en fazla casus yapar, kılığım da müsait sakallarımdan ahirete iman ettiğim anlaşılmıyor namaz kılarak bir dünyayı gözden çıkardığım söylenemez kot pantolon, tişört, beyoğlu ve iyi günler kılığım da müsait, özel bir görev için hep burada orta sınıf kureyşliler arasında yaşamaya bir naat yazacak kadar yaklaşamadım henüz bankaya dilekçe yazıyorum, boğaziçine proposal geceleri namık kemal’le gazeteler çıkarıyoruz -ona artık göğsümün daraldığını sormak istiyorum göğsümü yani bir tövbe gerekli yani toprağa sokulmak yani mesela yani demek bile nasıl bir şiirsizlik çünkü mustafa reşid paşa ingilizlerle baltalimanında sonra birkaç savaş, sonra kemalizm, sonra reklamlar mescidi yıldızların altında ve mescidinde yıldızlar başımı kaldırsam bir, şu gavur dünyadan şu çok yapışkan, çok sırnaşık ve sürtük ey bin kocadan arta kalan ekonomik kalkınma ey sehersiz, kuşluksuz, şafaksız uyanmalarım ruhü’l-kudüs dudaklarımızı okuyor uzaktan ne gelir elimizden türk şiirinden başka Elyesa Koytak
·
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.