Bazı toprak ağaları ile birkaç soysuz işbirlikçiyi hariç tutarsak bozkırda zenginlik Haçlı'nın tapınakçıları, Bizans'ın soğuk nefesleri ve Çekikgöz'ün süvarilerine, yoksulluk ise Türk ve Rum köylerine kapılanıp kalmıştı. O kadar ki, artık kümesinde bir tek tavuğu olan aileler o tavuğu güderek besliyor, açlıktan midesi karnına yapışmış birileri çalıp kesmesinler diye başında nöbet tutuyor ve günde verdiği bir yumurta ile gelin hanımın yeni doğan bebeğini beslemeye çalışıyorlardı.