Gönderi

"Nire gidersiniz?" Mülazım: "Erzurum'a baba. Asker götürüyorum." "Erzurum'u görmüşsüz?" "Yok, ilk gidişim!" "Ne diyim oğul. Allah koriy inşallah... Yoluyuz açık ola! Bir üçüncü ihtiyar, ikinci kağnıdan söze girdi: "Oğul, yolda ölüler göriysiz. Bizdendi. Çukur eşip gömesiz, mümkünse. Yoksa, yok..." "Varsın öyle yatsınlar." Dedi. İkinci ihtiyar. "Kazma kürek yohtu." Askerlerden biri sordu: "Ne oldu size baba?" "Baskına uğramışık. Pülümür köyünü geçende. Çoğumuzu öldürdüler." "Kimler?" dedi Mülazım. İhtiyar: "Urus'un Ermeni'si, kim olacağ..." İkinci ihtiyar konuştu: "Neçe sorarsan oğul, neçe! Yakıp yıkmadıkları hane galmış mı ola?" Üçüncü bir ihtiyar atıldı söze: "Ya avratlar! Demiysan, gızın kısrağın ağarık ar-namusu galmış mı ola!" Birinci ihtiyar konuştu, kahırlıydı. "İşte biz yaşıyor..."
Sayfa 152 - Bahar YayınlarıKitabı okudu
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.