Gönderi

11 Eylül'de Dünya Ticaret Merkezinden kurtulan New Yorklular, binadan çıkmalarına yardım ettikten sonra, başkalarının hayatını da kurtarabilmek için kendi hayatlarını feda etmek pahasına, korkusuzca ilerleyen itfaiyecilerden bahsederler. İnsanlar aşağı doğru kaçarken, itfaiyeciler yukarı katlara doğru çıkmışlar. Binadaki insanların tamamı panik hâlindeyken, itfaiyeciler büyük bir güvenle hareket etmiş, onlara binayı terk etmelerini söylemiş ve kendileri ölüme doğru yürürken insanların düzenli bir şekilde dışarı çıkabilmelerini sağlamışlar. Benzer bir durum 2003 yılında, Irak'ta pusuya düşürülen bir timde yer alan Başçavuş Tommy Rieman için de geçerli. Tommy, timin nişancısına kendi bedenini siper etmiş ve saldırıya ateşle karşılık vermiş. Bedenine çok sayıda kurşun ve şarapnel parçası isabet ettiği hâlde, ekibindeki diğer yaralılar ateş hattından çıkarılana dek kendisine herhangi bir sıhhi müdahale yapılmasını kabul etmemiş. Her doğal felaket, yanan evlerin içine dalan ya da buzlu nehirlere düşmüş insanları kurtarmak için suya atlayan kendi kahramanlarını yaratır. Avrupa'daki Alman işgali sırasında çok sayıda insan, tıpkı Anne Frank'in ailesinin Amsterdam'da yaptığı gibi, kendi hayatını Yahudilerin hayatlarını kurtarabilmek için riske atmıştı. Kıtlık yıllarında, çiftçilerin en değerli yiyeceklerini şehirdeki aç insanlarla paylaştıklarını biliyoruz. 2008 yılında, Çin'in merkezinde meydana gelen depremden sonra çok sayıda yetim bebeği emziren bir kadın polis, Çin'in "Bir Numaralı Annesi" ilan edilmişti. Kendisi de bir bebek annesi olan Jiang Xiaojuan, başka bebeklere yetecek kadar sütü olduğunu hissetmiş olmalı. Bu olaylardan hiçbiri, sahip olduğumuz empati kapasitesi olmadan meydana gelemezdi. Hakikaten de, insanlara dair o kadar çok fedakârlık öyküsü var ki, haklı olarak bu davranışın bizim türümüze özgü olduğunu ve onun bize kalıtsal olarak atalarımızdan geçtiğini düşünebiliriz. Kısa bir zaman önce, Kafkaslarda tamamen dişsiz bir insanımsı fosili bulunduğunda, bilim insanları bu kişinin yoğun bir besleme ve bakım olmaksızın hayatta kalamayacağına dikkat çekmişlerdi. Bilim insanları, bulunan bu fosil ataların her ne kadar iki milyon yıl öncesine ait olsalar da insan benzeri olmaları gerektiğini, çünkü yalnızca merhametle hayatta kalabileceklerini vurgulamışlardı. Ne var ki bu yaklaşım, merhamet göstermeyi yalnızca insan ırkıyla sınırlıyor. Bazı hayvanlar da benzer şekilde, kendi kendilerini besleme güçlüğü çeken arkadaşlarını besliyorlar. Örneğin, Tanzanya'daki Gombe Ulusal Parkı'nda, Madam Bee adındaki yaşlı ve hasta dişi şempanze, meyve ağaçlarına tırmanmakta güçlük çekmekte ve çoğu zaman evlatlarına bağımlı kalmaktadır. Çocuklarını şöyle bir yokladıktan sonra zemine uzanmış ve onların olgunlaşmış meyveleri almaları için harekete geçmelerini izlemiştir. Yaklaşık on dakika sonra Küçük Bee, biri ağzında dalıyla birlikte kopardığı ve diğeri elinde tuttuğu meyvelerle birlikte aşağı inmiş. Zemine ulaştığında, Madam Bee yumuşak homurtularla kendisini karşılamış. Küçük Bee de homurdanarak ona yaklaşmış ve annesinin yanında oturan yaşlı Madam Bee'nin eline bir meyve bırakmıştır. Küçük Bee, daha sonra bu iki dişinin yanına oturmuş ve hep birlikte meyvelerini yemişler.
Sayfa 165 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
·
52 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.