Dün gece rüyamdaydın sevgili,
Elinden tuttum ve seni içime, içimin çakıl taşları ile dolu tarlasına götürdüm.
Çirkin, kuru ve sert görünüyordu toprak.
Nasıl olmuşsa, çakıl taşlarının arasında sinsice kendini kamüfüle etmiş yeşil, yumuşak otlar ayağını ısırmıştı.
Çektiğin acıdan olmalı ki sesin kısılmıştı.
Sebebini sorduğum da ise: söylemeyeceğim demiştin.
Aslında üzerine gelerek, seni tekrardan çakıl taşlarının koynuna atmalıydım,
Seni Alevi toplumunun yazılmamış kurallarına kurban etmeliydim.
Çok üzgünüm, beyaz kağıtlar üzerine yazacağım özürlerimi
Kabul et lütfen...
Ah ben varya ben, akılsız, içi yanmış bir aptalım.
Ey sevgili,
Seni Tanrı'nın eline bırakacağım.
Yargılamasını, en ağır cezaya mahkum etmesini bekleyeceğim.
Bu benim büyük sevdam için oldukca elzemdir....
Yağmur ERDEM ( Sanrı)