"Ne iyi
olurdu," diye düşünüyor lu, "ne iyi
olurdu, her şey Prens Mariya'ya
göründüğü gibi sade ve açık olsaydı.
Bu dünyada kurtuluşun nerede
olduğunu ve sonra orada, ölümden
sonra bizi neyin beklediğini bilmek
ne iyi olurdu! Şimdi ben, 'Merhamet
et bana Tanrım,' diyebilseydim ne
kadar mutlu olurdum… Ama bunu
kime söyleyeceğim? Ya, belirsiz,
ulaşılmaz bir varlıktır, ki ben ona
seslenemem, seslensem de söyleyecek
söz bulamam; ya da bir hiçtir," diye
konuşuyordu kendi kendine, "y
da o, buraya Prenses Mariya'nın şu
muskaya işlediği Tanrı'dır. Anlaşılır
şeylerin hiçliğinden ve anlaşılamayan
ama her şeyden önemli olan bir şeyin
yüceliğinden başka gerçek olan hiç,
hiçbir şey yok!"