İşte nefes alıyor, kalbi tıkır tıkır işliyor, midesi iyi, morali yerinde. "Her nefeste Allah demek lazım" diye geçirdi içinden. Hatta daha ileri gitti.
Kötü hastalık gelmiş olsaydı bile "Kahrın da hoş, lütfun da hoş" diyebilmeliydi.
Nerdeee!..
Aylardır ter basan uykular, zor atılan adımlar.
Korku, şüphe, sıkıntı içinde kalmış.
"Ben o mertebede degilim Yarabbi. Bana çekeceğim yükten ağrını verme. Bizi hastalıkla açlıkla, yoklukla imtihan etme. Kahrın da hoş lütfun da hoş, demek için insanın veli olması lazım. Ben kimim ki? Bir adsız kulum. Nerde bende o teslimiyet?
Bugünüme şükrolsun" deyip çıktı mescitten.