Gönderi

Açık yüreklilikle bu cümledeki paradoksla yüzleşelim. Hangi konuda olursa olsun, kuralların miktarı insanı ezecek derecede fazladır. Üstelik bu öyle bir sistemdir ki, aynı konunun üzerinde sayısız insan her gün yeni kurallar yarat- mak için çırpınır dururlar. Yukarıdaki kurala göre (!) kuralların yıkılabilmesi için gerekli olan ön koşul, yani bilmek zaten oldukça uzak bir hayaldir. Ve daha da garibi, kuralları yıkabilme noktasına ulaştığınızı yani "bildiğinizi" varsaydığımızda zaten bilginin tekrarı (döngüselliği) içine hapsolmuş olacaksınız (kalıpların bilgi olduğu ve tekrar mekaniz masının çalıştığı varsayımıma göre). Bu durumda da 'yıkım bir gençlik hayali olarak kalacaktır...' belli bir yaşın üzerinde olan çoğu insan bunu yaşamıştır. Bu durumda, aşağıdaki tırnak içindeki cümle gençliği raya oturtmak için ortaya atılmış nefis bir paradoksal kuraldır.
aydan kurt

aydan kurt

@yenilgiyillari
·
3ha
Ya eğitim? Eğitim düzeyi, bütünüyle olmasa bile, hem kişinin bulunduğu sosyal çevreyi ve statüsünü belirlemek açısından, hem de daha önemlisi kalıp koleksiyonunun miktarı açısından önemlidir. Okulların en temel görevleri geçmiş zaman kalıplarını yeni nesile aktarmak ve de yeni neslin bu kalıpların kullanımıyla yeni kalıplar üretmelerine ön ayak olmaktır. Her ne kadar Batı toplumunun önderliğinde araştırmacı, deneyler yapan, düşünen ve üreten bir eğitim sistemine sözüm ona öykünülüyorsa da (keşke en azından bu becerilebilse), çoğu Batı üniversitelerinde şu kavram gizliden gizliye hala geçerliliğini sürdürmektedir: "Kuralları bilmeden onları yıkamazsın."
·
150 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.