Gönderi

İslâm filozoflarının hepsinin, din bilginlerinin de çoğunun kesin ve isabetli görüşleri böyledir ki: O bir şey ki varlığı gereklidir, ona “vacib’ül-vücud” derler. Her ne ki yok olması lâzımdır, ona “mümteni’ül-vücud (olamazlı)” derler. Her nesne ki ne varlığı lâzım olur, ne yokluğu lüzum bulur, ona “mümkün’ül-vücud (varlığı mümkün)” adı verirler. O hâlde her şey ki mevcuttur. Ya varlığı lüzumludur veya varlığı mümkündür. Çünkü, var olan, var olduğu için vardır; kendi varlığı için ya başkasına muhtaçtır ya muhtaç değildir. Eğer başkasına muhtaç değilse; o, varlığı mutlak olandır ki bu Allah’tır. Eğer muhtaç ise; o, varlığı mümkün olandır ki bu âlemdir. O nesne ki mevcut değildir, Allah Teâlâ’nın ortağıdır ki yoktur. Çünkü, filozoflar demişlerdir ki: Mümkün değildir ki var olan yok ola. Belki var olan sürekli vardır, yok olan sürekli yoktur. Fakat mümkündür ki var olan bir mertebeden bir mertebeye; bir nitelikten bir niteliğe dönüşür ve değişir.
·
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.