Gönderi

Bazen kul ibadete ihlâslı bir şekilde başlar, fakat aklına riya düşüncesi gelir ve kul ansızın bu düşünceyi kabul eder. Kalbi, insanların övgülerinin sevgisiyle ve yermelerinin korkusuyla dolu olduğundan ve hırsın kalbini istila etmesinden dolayı riyayı reddetme sebeplerinden hiçbiri aklına gelmez. Bunun neticesinde kalbinden riyanın afetlerinin düşüncesi uzaklaşır ve onları unutur. Kendisinde riyaya karşı bir hoşnutsuzluk da oluşmaz. Çünkü riya düşüncesinden hoşnutsuzluk duymak marifetin meyvesidir. Bazen de kalbine gelen şeyin riya düşüncesi olduğunu ve bunun Allah'ın gazabına sebep olan bir şey olduğunu bilir. Ancak dünyalık şeylere olan aşırı isteğinden dolayı o düşünceden hoşnutsuzluk duymaz ve nefsanî istekleri aklını mağlup eder. Bundan dolayı o anki aldığı lezzeti terk etmeye güç yetiremez ve nefsin arzularıyla lezzetlenerek tevbeyi de geciktirir. Veya dünyalık lezzetlere olan aşırı isteğinde dolayı bu hususu düşünmeye fırsatı olmaz. Nice âlim vardır ki, sırf gösteriş olsun diye konuşur ve bunun gösteriş olduğunu da bilir. Fakat buna devam eder ve bir hoşnutsuzluk da duymaz. Onlar bunun riya olduğunu ve zararlarını bildikleri haldeona davet eden şeyleri kabul etmiş olduklarından bu (kıyamette) onların aleyhine kuvvetli bir delil olur.
Sayfa 165
·
176 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.