Yoksa seni seven
(herkesin yaptığı gibi—bilmeden)
ne pahasına olursa olsun, her an, yaşamı
yeniden mi tanımalı? Tanımak ya da yaşamak değil,
yeniden tanımak.
Kavranması, dahası adının anılması
en akıl almaz, en bağışlanmaz, olasılıklara en uzak
sapkınlıklar mı yoksa—benim beylik burjuva
dilimle cömertçe dediğin gibi—
yaşamı yeniden tanımanın
en etkili yolları?
Ama yine de ancak simge olabilecek
ayrılıklar bunlar
—gerçeklikle, gerçek her şey gibi,
hiçlikten var olup hiçliğe yönelmiyorlar mı?