Gönderi

„Benim dünyamda ölüm, anneleri, dilencileri veya doksan yaşındaki komşuları berbat bir piyango bileti gibi alıp götüren bir pazarlamacıya, isimsiz ve anlaşılmaz bir güce benzerdi. Ama ölümün insan görünümünde ve kinle zehirlenmiş bir yürekle benim yanımdan geçebileceği düşüncesini kabullenemiyordum; ölüm üniforma ya da bir yağmurluk giyebilir, sinema kuyruğuna girebilir, barlarda gülebilir ya da sabahları Ciudadela Parkı’nda çocuklarını gezintiye çıkarabilir ve „daha sonra, akşamüstü, Montjuic Kalesi zindanlarında ya da Kimsesizler Mezarlığı’nda birilerini isimsiz ve törensiz ortadan kaldırabilirdi. Tüm bunları düşünürken, gerçek olduğunu kabul ettiğim bu kartonpiyer dünyanın, belki de yalnızca bir tiyatro sahnesi olduğu düşüncesine kapıldım. İspanyol trenlerinin varışına çok benzeyen bu çalınmış yıllarda yalnızca bir görev olan çocukluğun ne zaman bittiğinin farkına asla varamazsın.“
··
342 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.