Ah, bu soğuklar... ''ah, şu soğuklar...''
Yakınmalar aynı, yıllar geçse de ve zaman;
Daima taarruzunda, kanından ve kirinden
Paklansa da bulur tenini, çıplak bir aman...
Kaç mahkûm eskitti bu pas kokulu zindanlar
Kaç hayat kesildi; boğazından, çekerken nefes
Ve bir kelebek gibi konuldu, toprağın görkemli şatafatına
Çıplanmış güneş edasıyla ansızın.
Umurumuzda mıydı, sönen hayatlar ve
Kahrolacak bedenlerimiz; birbirimizin.
Ah, bu soğuklar... ''ah, şu soğuklar...''
Akıl boşandığında merhametinden
Konaklatır dostunu da düşmanını da ufuklardan ırak
Zindanında.