Gönderi

Şiirin nasıl bir yol izlediğini anlamıyorsunuz. Fuzuli'nin saf ve içten şiirine tercüman olan o temiz dilin üzerine sanat gibi, süs gibi iki belayı musallat etmişler; dilde onlardan başka bir şey bırakmamışlar, öyle şeyler söylenmiş ki sahiplerine şair demekten çok kuyumcu denebilir. Bir ucundan tutulsa da silkilse taş parçalarından başka bir şey dökülmeyecek... Dili donmuş bir kütle haline getirmişler. Bakiler, Nedimler, o deha perisinin alınlarına tanrısal bir ışık nur koyduğu adamlar, bu dilden bu ne çıkarabileceklerinde şaşırmış kalmışlar; dili - üstünü örten süs ve yapmacık yükünün altında zayıf, sarı, artık görülemeyecek, belki yol denebilecek bir duruma gelen ruhu - Veysilerin, Nergisilerin eline vermişler, o güzel Türkçeye bilmece söylemişler. Bunu inkâr etmek mümkün değil.
·
156 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.