Kendisi olabiliyor, kendisiyle kalabiliyordu. Şu sıralar da sık sık bu ihtiyacı duyuyordu -düşünmek ihtiyacını; aslında
düşünmek bile değil. Konuşmamak; yalnız olmak. Yayılan,ışıldayan, sesli ne varsa, tüm oluşlar ve tüm davranışlar buharlaşıyordu; insan bir ağırbaşlılık duygusuyla kendisi olana,başkalarının göremediği yarık biçiminde karanlık bir öz halinde kalana kadar çekip küçülüyordu. Hala örgü örmeye devam etmesine ve dimdik oturmasına rağmen o anda kendi varlığını böyle hissediyordu, artık tüm bağlarını silkeleyip atmış olan bu benlik en tuhaf maceralar için özgürdü.