Gönderi

Ahzâb Suresi, 9-27. Ayetler Arası
Ey iman edenler! Allah’ın size olan -şu- nimetini hatırlayın: Hani üzerinize ordular gelmişti de biz onlara -/düşmanlarınıza- karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah yaptıklarınızı görendir. Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan üzerinize geldikleri zaman, gözler -yılgınlıkla- kaydığı, yürekler boğazlara geldiği
·
70 görüntüleme
Burak okurunun profil resmi
*: Zımnen: 'Allah yardım etmeyecek mi dediğiniz, 'bu felaket neden benim başıma geldi' dediğiniz zaman.' Allah'ın bu şüpheler hakkındaki cevabı Bakara Suresi 214. Ayette şöyledir: "Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenlerin benzeri size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız! Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki sonunda -her- elçi ve beraberindeki müminler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” demişlerdi. Dikkat edin! Allah’ın yardımı yakındır." Sorunun 'Allah'ın yardımı gelecek mi?' değil de 'Allah'ın yardımı ne zaman?' diye sorulması, Allah'ın yardımının mutlaka geleceğine dair inancı da içinde barındırır. Mümin, başına gelen her türlü felakete Allah'ın mutlaka yardım edeceği bilinciyle sabrederse -/felaket olarak görülene karşı mücadele ederse- Allah'ın cevabı hemen sonraki cümlede bildirilir: 'Allah'ın yardımı yakındır.' **: Zımnen: 'Siz Allah adına mücadele ederseniz, emniyetinden kuşkulandıklarınızı Allah korur.' ***: Zımnen: 'Kendi çıkarları için evlerinden vazgeçmeleri gerekseydi vazgeçip kaçarlardı. Allah için vazgeçmekten kaçındılar.' Aynı durum 20. ayette de göçebe Arapların arasında olmayı isteyecekleri şeklinde ifade edilmiştir. Evlerini koruma bahanesiyle savaştan kaçan münâfıklar, savaştan sonra kendi şehirlerine düşman saldırması durumunda evlerini terk ederek göçebe yaşamayı tercih ederler. ****: İman etmek, Allah'a, Allah'ın emirlerine koşulsuz uyulacağına dair söz vermektir. İman ettikleri iddiasında olan münâfıklar da iman ettiklerini söylediklerinde bu sözü vermiş oldular fakat sözleri uğrunda bedel ödemeleri gerektiğinde sözlerinden döndüler. *****: Rical'in kelime anlamı erkekler olsa da ayette bir cinsiyet değil, şahsiyet durumundan bahsedilmektedir. Allah'a verdikleri söz uğrunda fedakârlık gösteren erkek ve kadınların tamamı bu yiğitlere dahildir. ******: Öldürülenler, müşrik ordularına destek verilmesine karar veren önde gelenlerdir; toplu bir öldürmeden bahsedilemez. Tarihte Benî Kurayzalılar oldukları düşünülen bu topluluğun bir katliamdan geçirildikleri iddiası Kur'ân'a göre tamamen yalandan ibarettir. Zira müminlere karşı savaşanlarla savaşmayı emreden Bakara Suresi 190. Ayet, aşırıya gitmeyi de yasaklar. Yahudilerin ahitlerinden dönüp müşriklere destek olanlarının öldürülmesi bir savaş suçunun cezalandırılması iken, destek olmayanların da öldürülmesi savaşın aşırısı olarak bir katliamdır. Peygamber'in katliam uygulaması, Allah'ın emirlerini aşması anlamına gelir ki Hâkka Suresi 46. Ayette Peygamber'in böyle yapması durumunda can damarının kesileceği ifade edilir. Bazı görüşlere göre Benî Kurayza uydurması, Roma İmparatorluğu ordularından kaçan Yahudilerin kendilerini Masada adlı bir yerde öldürüp intihar etmeleri olayından esinlenilerek uydurulmuştur. Her nasıl uydurulmuş olursa olsun, Allah'ın sınırlarını aşan bir uygulamanın Peygamber tarafından yapılmadığı açıktır. Savaş sırasında esir alınanlar da, Benî Kurayza Gazvesinden iki-üç yıl öncesine tarihlenen Muhammed Suresi 4. Ayete göre serbest bırakılmış olmalıdırlar. Her şeyin doğrusunu Allah bilir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.