Gönderi

Bir keresinde düşümde kendimi öyküler anlatırken gördüm ve birinin ayağıma vurarak beni cesaretlendirdiğini hissettim. Aşağıya balonca topuklarımı tutarak yukarı bakan ve bana gülümseyen yaşlı bir kadının omuzlan üstünde durduğumu gördüm. Ona, “Hayır, hayır, siz benim omzuma çıkın, çünkü siz yaşlısınız, ben gencim,” dedim. “Hayır, hayır,” diye ısrar etti. “Böyle olması gerekiyor.” Gördüm ki, o da kendisinden daha yaşlı bir kadının omzunda duruyordu ve ö da daha yaşlı bir kadının omzunda duruyordu, yine o da cüppeler içindeki bir kadının omzunda duruyordu, o da başka bir ruhun omzunda duruyordu, o da... Olması gerekenin bu olduğu konusunda, düşteki yaşlı kadına inandım. Halkımın benden önce yaşamış kişilerinin güçleri ve yetenekleri, öykü anlatma becerimi besler. Deneyimlerime göre öykünün anlatım gücü, enerjisini zaman ve mekân boyunca birbirine karışmış, çağının paçavra ve kaftanını ya da çıplaklığını incelikle giyinmiş ve yaşanmakta olan hayatla taşacak kadar dolmuş yüce bir insanlık sütunundan alır. Eğer tek bir öykü kaynağı ve o öykünün de bir yaratıcı gücü varsa, işte o bu uzun insan zinciridir.
Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
·
158 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.