Meselem şüphesiz hiçbir dem içtimai bir yara değildir, olmadı, olmayacak. Yazı, bilakis içtimaidir. Gönlü bizimkinden başka hülyalara dalmışa ya da O'na Benzersiz'e yönelir - ki bu artık unutulmaya yüz tutmuş bir nefestir. "Söylemek, görüşe perdedir," der Mevlana. Der de ne edelim? Ağız sussa, kalp konuşur. İspata gerek olmayan insanî "Âh"ı, ciğer paralayan "Ah"ı içinde kim duymaz?