Gönderi

Bir Müslümanın, adı ne olursa olsun, bir imparator veya hükümdar uğruna ya da bir ulus, parti ve benzer bir yapı için kendini feda etmesi düşünülemez çünkü İslam'ın en güçlü sevkitabiisiyle bir Müslüman, bunların bir çeşit tanrıtanımazlık ve putperestlik olduğunu görür. Müslüman sadece Allah adıyla ve İslâm'ın şanı için can verebilir. Bunun haricindeki tek seçenek, harp meydanından kaçmaktır. Bu sebeple pasiflik ve durağanlık dönemleri aslında İslami alternatiflerin bulunmayışı ya da İslami çevrelerin bu yokuşlu yolda ilerlemeye hazır olmadıkları manasına gelir. Bu dönemler, İslamiyet'in İslam dünyası üzerinde alternatifi olmayan manevi bir tekel oluşunun olumsuz bir tezhürüdür. Bu hâli takdir-i ilahi olarak kabul edip İslam dünyasının İslamiyet'in aleyhinde bir sistem ya da İslam olmaksızın ihya edilmesinin mümkün olmadığını iddia ediyoruz. İslam ve İslamiyet'in insaın dünyadaki yeri, hayatın gayesi, insanın Allah'la ve diğer insanlarla münasebetleri hususundaki temel umdeleri daima kalıcıdır ve yerleri doldurulamaz.
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.