Gönderi

Varoluşçular, bireyleri belirleyenin eylemleri olduğunu söyler. Bu yanlış olmamakla beraber, aynı derecede yapmadıklarımız tarafından da belirlendiğimizi gözden kaçırmamak gerekir. Ölümsüzlük ve seçilmişlik vaadinin yerini daha fazla hayat -yaygın deyişle, hayatı doya doya yaşama- vaadi alınca, sırf onu yaşama arzusuyla meşruiyet kazanan bir hayatta, yaşanmamış hayat, rahatsız edici bir varlığa dönüştü. Yaşamayı umduğumuz tek hayat bu olunca, mümkün olduğunca fazla şey yaşayıp deneyimleme takıntısı ediniyoruz. Dolayısıyla da hiçbir şeyi kaçırmama takıntısı ediniyoruz, ki bu, birey için stres yaratan bir durum olmanın dışında, nihayetinde toplum ve kültür için de yıkıcıdır çünkü hep daha fazlası için duyduğumuz iştahı doyurmamız mümkün değil. Nasıl olur da frene basar ve yeter deriz?
İletişim YayınlarıKitabı okudu
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.