Gönderi

Seyircilerimle aramdaki, zaman zaman yanlış anlamaların ağır bastığı ilişkimi açıklığa kavuşturmak için özellikle tipik bir-iki mektubu örnek göstermek istiyorum. Leningrad'dan inşaat mühendisi bir kadın, bana şöyle yazmıştı örneğin: Filminiz Ayna'yı izledim. Hem de sonuna kadar. Oysa biraz olsun bir şeyler anlayabilmek, filmdeki kişileri, olayları, anıları bir şekilde birbirine bağlayabilmek için samimiyetle kendimi zorlamaktan daha ilk yarım saatte başıma ağrılar girmişti... Biz zavallı seyirciler iyi, kötü, hatta genelde çok kötü filmler izleriz; bazen vasat da olabilirler, bazen de tam anlamıyla sıra dışı. Bir biçimde hepsini de anlamak mümkün. Onları ya beğenirsiniz ya da burun kıvırır, unutup gidersiniz. Ama ya bu?...
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.