Gönderi

Bazen bazı şeyleri anlamlandırmaya çalışırken -acı, aşk, kırgınlık gibi-  bir suçlu bulmak bize daha iyi gelir. Diğer türlü içimizde duygusal anlamda ezilirken bir de bunların neden olduğu üzerine düşünüp durmak bizi daha çok yormaya ve çaresiz bırakmaya başlar. Bu nedenle ilk etapta başkalarını bu içsel yıkımdan sorumlu tutmak bizi belirsizlikten kurtarıyor gibi gözükür. Oysaki bu savunma mekanizması ilk başta ne kadar işlevsel gözükse de kendimizi ve olayları değerlendirirken gerçeklikten uzaklaştırabilir. Bu duruma anlaşılır bir yerden bakıyorum. İnsanız ve her daim doğru olanı seçmeyebiliriz. Fakat Nazan Bekiroğlu'nun dediği gibi "Bazen en büyük hakikatlerin bilgisinin en büyük günahlarla yan yana durduğunu unutma Setterhan. Aşkın nizamı parçalanınca her şey göze abes görünmeye başlar. İnsan içinden yenilenmeyince dışından eskir…”
·
172 görüntüleme
İnce Memed okurunun profil resmi
Kim kendini suçlar ki ?
MY okurunun profil resmi
Aslında suçlamaktan ziyade zihnimizde soruna karşı olan duruşumuz. Soruna dair içsel süreçlerimizi görmek yerine yani "bana ne oluyor, ne hissediyorum, bunun için ne yapabilirim" demek yerine sorunu dışsallaştırarak yani "o yeterince iyi davranmadı, benim hislerimi görmedi vs." Diyerek sorumluluk almaktan kaçıyoruz belki de. Duruma böyle baktığımızda mesele suç olmaktan yani sadece doğru veya yanlış diye değerlendirilmekten ziyade olanı olduğu gibi değerlendirmek ve farkında olarak değerlendirmek hem kendimize hem de karşı taraftaki kişiye daha gerçekçi yaklaşmayı sağlayabilir.
4 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.