Gönderi

1000 syf.
·
Not rated
·
Liked
Kitabın ilk sayfası çarpıcı bir cümle ile başlıyor: "Ya çarpılırsak o ışıktan. Gözlerimiz kamaşırsa. Bugüne kadar bildiğimizi sandığımız her şey doğru değilse..." E ama olur mu öyle şey, okumasam mı acaba...diye tereddüt ettiren bir kitap olmadı değil:) Önyargılarımı kırıp devam ettim okumaya. Öncelikle Şems'i Elif şafak~Aşk kitabından tanıyordum. Tanımak derken, karakterini, duruşunu. Örneğin, düşündüğünü korkmadan söyleme cesaretine, haksızlık karşısında anında ses çıkarmasına, Adaletli oluşuna, dürüstlüğüne ve bilgisine hayran kalmamak elde değil. İlk sayfalar kendini tekrar tekrar okutuyor Şems sayesinde; "Beni dinleyenler deliye döner. Ama neden akılları deli edeyim ki?.." Çarpıcı cümlelerinden bir tanesi bu. Aslında Şems'e yakıştırlan bir sürü saçma sapan etiketten ziyade çok kısa özetlemek isterim. Kendi bakış açım ile: O bir "münzevi" kendini Allah yoluna adamış. Bu dünyadan vazgeçmiş. Aynı zamanda sormak istediği sorularıyla onu tatmin edecek bir dost arayışında olan bir derviş.Bulduktan sonra da Mevlana'ya hocalık etmiş. Ve Celalettin Rumi'yi tamamlayan ve onu Mevlânâ mertebesine ulaşmasına yardım eden de Şems olmuştur. Kitap şemsin Mevlana ile dostluğu ve üzücü sonu ile bitiyor. Güzel akıcı bir üslûbu vardı ancak eleştireceğim kısmı da var elbette. Kitabın bir kısmında Şems Mevlana'ya sorular sorduğu esnada; Bâyezid-i Bistâmi'yi Hz Muhammed'den üstün görüyor. O kısım bana anlamsız geldi. Belki de ben anlamadım bilmiyorum. Kitabı genel olarak sevsem de çoğu kısmına katılmadığım aşikar:)
Aşkın Gözyaşları
Aşkın GözyaşlarıSinan Yağmur · Kapı Yayınları · 2018316 okunma
·
59 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.