Açıkgöz, "Siz gidin. Dua okuyacağım," diyerek, Gümüş'ü uzaklaştırdı. Yirmi dakika sonra kutuları eve taşıttı. "Sakın ha, ben yokken eve girme, cinler çarpar ve ailene zarar verir," diye tembihledi. Dört gün sonra Açıkgöz, "Altınların olduğu katta cinlerle görüşeceğim," dedi.
Bedi Gümüş, anlatıyor:
Takır tukur sesler gelmeye başladı. Açıkgöz, elinin biriyle
karnını tutarak ve duvara yaslanarak, yaralanma süsü vererek
aşağıya indi. Üzerinde kana benzer bir sıvı vardı. "Ne oldu?"
diye sordum. "Susun, konuşmayın. Beni hemen eve götürün," dedi.
Evden çıktık.