Üçlemenin ilk romanıymış. Üzüldüm. Çünkü muhtemelen devam kitaplarını okumayacağım. Ağıtçı kadının rüyasının peşinden gittiği şehirlerde karşılaştığı cenazelerin hikayeleri bize ne anlatmak ne vermek istemiştir anlayamadım. Mesela Konya Bursa Erzurum gibi manevi yönü yüksek şehirlerde hep şarapçı içkici tayfanın acıklı(!) hikayelerine denk gelmesi manidar. Diyarbakır’da ilkokul öğretmenine kızıp dağa giden çocuk güzellemesiyse apayrı bir olay.
Dili güzel zaten yazar da şairmiş o belli. Ama kurgu zayıf verilmek istenen mesaj da bana hitap etmedi. Elendi.