Gönderi

"Neyin var? Niçin ağlıyorsun?" diye sordum."Vah sana ey Fatıma…" dedi."Bu ümmetin sorumluluğu benim omuzlarıma yüklendi. Ümmetin içindeki ve yeryüzü üzerindeki bütün aç fakirleri, kimsesiz hastaları, sahipsiz çıplakları, gönlü kırık yetimleri, ezilmiş mazlumları, garipleri, kimsesizleri, esirleri, elden ayaktan düşmüş ihtiyarları, bir başına kalmış dul kadınları, ailesi kalabalık olup da kazancı az olanları ve bunlar gibi nice insanları düşündüm. Biliyorum ki, Rabbim bunların hesabını kıyamet gününde bana soracaktır… O gün onlar adına beni Hz. Muhammed (s.a.v.) dava edecektir. O günde bir dayanağımın olmamasından korktum da onun için ağlıyorum."İşte onun ümmete ve bütün insanlığa karşı sorumluluğu böyle netti. Bunu konuĢmasında geçen, "ümmetin içindeki ve yeryüzü üzerindeki bütün" sözünden anlıyoruz. Onun takvalı, anlayışlı ve engin gönlü, ümmetin her bir ferdiyle…Her bir yetimi, ihtiyarı ve dul kadınıyla…Her bir fakiri, hastası ve çaresiziyle…Her bir mazlumu, esiri ve ezilmiĢiyle beraberdi…Bütün bu insanlar onun vicdanında oturuyorlardı… Ona ihtiyaçlarını söylüyorlar,şikayetlerini iletiyorlar ve -ona göre- kıyamet gününde Allah'ın huzurunda dava etmek için kendisini bekliyorlardı. Onu yarın onların elinden ancak bugün onlara sunacağı hak, adalet, iyilik ve iyi işler kurtarabilirdi…
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.