Gönderi

9/10 Nisan 1928’de meclis, Mustafa Kemal’in söylevinde öngördüğü gibi Anayasa’nın İslam dininden söz eden tüm maddelerini çıkarttı. Artık İslamiyet resmî din olmaktan çıktı; meclis bundan böyle şeriat kurallarını uygulatmak zorunda değildi ve milletvekili yemini de laikleştirildi. Hilafetin kaldırılmasıyla ilk önemli adımı atmış olan laiklik süreci şimdi tamamlanmıştı. Yeni laik cumhuriyet, Mustafa Kemal’in kişisel felsefesini yansıtıyordu. 1928’de yayınlanan bir kitabında, Grace Ellison onun 1926-27’de kendisine söylediklerini aktarıyor: Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir; âdeta halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır. Ne var ki rasyonalistlerin çoğu gibi Mustafa Kemal’in de batıl inançları vardı ve düşlerinde işaretler arardı. İstiklâl Savaşı sırasında 1922 Martında ateş hattını teftiş ederken, komutanlarla toplantı yaptığı akşamlar Kuran’dan parçalar okutmuştu. Ama artık bu uygulamayı bırakmıştı. Sağduyulu mantık ilerlemeyi sürdürdü. 24 Mayıs 1928’de uluslararası rakamlar, türetilmiş oldukları Arapça rakamların yerine kullanılmaya başlandı. Bundan sonra atılacak ilk adım, Türkçe’nin İslam kültürünün dilleri olan Farsça ve Arapça ile bağlantısını kesmekti. Osmanlı Türkçesi’nde bu dillerin önemi, İngilizce’de Latince ve Yunanca’nın öneminden çok daha fazlaydı. Arap alfabesi kullanıldığından sözcüklerin özgün biçimleri korunuyor ve tekrar Arapça sözcüklerin türetilmesini sağlıyordu. Yazı ile din el ele gidiyordu: Türkçe dilli Rumlar, Türkçe’yi Yunan harfleriyle yazarken, Ermenilerle Yahudiler de yine kendi alfabelerini kullanıyorlardı. Latin alfabesinin kullanılması, bazı Türk ilericilerinin daha Büyük Savaş öncesinde savundukları gibi, Türkleri Batılı Hristiyanlarla aynı potaya sokacaktı. Üstelik Batılı Hristiyanların gitgide laikliği seçmeleri işi biraz daha kolaylaştıracaktı.
Sayfa 531Kitabı okudu
15 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.