Lyon’da Düğün -Stefan Zweig
Kitapta bulunan üç kısa hikâyeden anladığım kadarıyla yazar, olağanüstü durumlarda, ortada patlak veren büyük olayın gölgesinde kalan/dikkat çekmeyen köşelerden; büyük manevi duygular peyda ediyor.
Kitapta bulunan üç hikâyeyi de farklı alt başlıklar altında değerlendireceğim:
1-Lyon’da Düğün: Duygulara karşı çok hassas bir tavır takınan yazarımız, ihtilal döneminde mahkûm edilen insanların mağduriyetini de unutmadan; günümüz romantik dizi senaryolarına taş çıkartacak düzeyde romantizm içeren bir sahneydi. Yazarın kalemi, kötülüklerin madenlerinin içinden iyilik kristalleri çıkartmakta uzmandı.
‘‘Acı çeken herkes gibi acı çekmekten memnundu’’ (s.17)
2. İki Yalnız İnsan: Burada da insanlar ile ilgili güzel bir tespiti vardı. Aynı zamanda eksikliklerinden dolayı dışlanan insanların acılarının akraba olduğunu söylemişti. Bu, okurda iz bırakacak bir söylemdi.
3-Wondrak: Bu hikâyede de eksik yönlerinden dolayı insanlardan ayrışan, toplumdan soyutlanan bir kadın anlatılmıştı. Kadın, kendisine yönelik bir taciz sonucu elde ettiği çocuğunu tek dayanağı olarak görmüş ve çocuğunu fazla itaatkâr yetiştirmiştir. Yine savaşın acizliğine uğramasını görmezden gelemem ama bu sefer savaş istemeyen bir halkı işaret etmesi dikkat çekiciydi.
Aynı zamanda bir kısmı daktiloyla, bir kısmıysa el ile yazılan bu eser; hem çağdaşlığın hem de irticanın temsilcisi olabilir mi ? Düşünmeden edemiyorum doğrusu.
Lyon'da Düğün Stefan Zweig