Müttefiklerin, Avrupa' da evlerini kaybeden insanlar için kamplar kurduklarını biliyorlardı. Milyonlarca insan evlerini, her şeyini kaybetmişti, kasabaları ve köyleri yok olmuş, külleri rüzgarla uçup gitmişti, işte gidecek yeri olmayan bu insanlar için sığınma kampları kurulmuştu. Yemek, kalacak bir yer, tıbbi destek veriliyordu. Yetimler için okullar ve onlarla ilgilenen görevliler vardı. Göçmenlik görevlileri insanlara deniz aşırı ülkelerde yeni evler bulmaları için yardımcı oluyorlardı. Kamplar Polonyalılar, Macarlar, Litvanyalılar, İtalyanlar, Ukraynalılar, Çingeneler, Sırplar, Avrupa'nın her tarafından kayıp insanlar içindi. Ama Yahudiler ilk sırayı alıyorlardı. Yok edilmeye çalışılmış, avlanmış Yahudiler için. Ben onlardan biri olacaktım. Saçımı siyaha boyadık.
Arkadaşlarım üzerinde Yahudi ismi, Sonia Sofierstein yazılı olan bir transit geçiş belgesi verdiler ve titreyen elime bir bilet tutuşturdular. Almanya'ya, Hessisch-Lichteau'ya, doğru yola çıktım. Almanya' da sığınacak bir yer aramak amacıyla Yahudi kılığına girmiş olmam garip bir ironiydi. Kaderin garip espri anlayışına alışmaya başlamıştım.