Gönderi

Nathanael çalışma masasının çekmecelerinin derinliklerinden şimdiye dek yazdığı ne varsa bulup bulup çıkarıyordu. Şiirler, hayaller, görüler, romanlar, öyküler; sayıları her geçen gün, öylesine yazılmış soneler, dörtlükler, şarkılarla birlikte arttıkça artıyor, her birini yorulmak bilmeden saatlerce arka arkaya Olimpia’ya okuyordu. Hiçbir zaman bu kadar mükemmel bir dinleyicisi olmamıştı. Olimpia nakış işlemiyor, örgü örmüyor, pencereden bakmıyor, kuşları beslemiyor, bir kucak köpeğiyle ya da gözde kedisiyle oynamıyor, eline bir kâğıt parçası ya da herhangi bir şey alıp oyalanmıyor, esnemesini hafif zoraki bir öksürükle bastırmaya çalışmıyor -sözün özü- saatler boyunca hiç kıpırdamadan donuk bakışlarıyla dosdoğru sevgilisinin gözlerine bakıyordu ve bakışları gitgide alevlenip gitgide canlanıyordu. Nathanael nihayet yerinden kalkıp elini ve dudaklarını öpünce sadece şöyle diyordu: “Ah, ah!” Ama sonra ekliyordu: “İyi geceler sevgilim!”
·
274 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.