Gönderi

Dünyada en büyük ızdırap ve en büyük felâket açlık ve kıtlık derlerse inanınız!.. Hepimizce malumdur ki, bütün fenalıkların, hırsızlığin, haydutluğun, sahteliğin, yalanın, riyanın dolandırıcılığın menbaı ihtiyaçtır. Iİhtiyaç, dünya yüzünde baki kaldıkça kültür ve ahlak mefhumları bir "seraptan" ibarettir. Geriden görünür fakat yanına yaklaştıkça kaybolur. Gönül ister ki bilgi ve teknik sayesinde yer yüzünü kendisine az gören ve civar kürelerle temasa geçmek isteyen beşer, yaramaz hislerden kendini tecrîd ederek bir dünya bayındırlık planı üzerinde i'mal-i fikir etseler, yine insan öldürmek, yuvalar yıkmak, beldeler harap etmek için sarf edilen bütün enerji ve malzemeyi insan refahının sağlanmasına sarf etseler de, dünya yüzündeki akan hesapsız nehirler, yaylaları, ovaları, hattâ çölleri sulayarak mükemmel bir geçim ve yaşama tarzı vucûda getirseler!.. Görüyoruz ve duyuyoruz ki, ilk Adem'den beri insanlar, gerek fert ve gerek cemiyet ve en sonra da millet halinde birbirini kemirmekte ve en vahşi hayvanların bile hem-cinsine reva görmedikleri eziyet ve işkenceyi zayıfa, veya mağluba tatbik etmektedirler. Bunların amili ister sahsi, ister milli olsun ihirasları kamçılayan ihtiyaç, bu dünya yüzünde atını oynattıkça akan göz yaşlarının asla dinmeyeceğine inanmak gerekir. Yine görüyoruz ve duyuyoruz ki, bir zamanlar peygamberân-ı kirâm ve uzzâm hazretleri semâví kanunlarla idrakleri, şuurları, vicdanları itikat denilen bir prensibe bağlayarak insanları birbirine kardeş etmeye uğraşmiş ve bu suretle doğacak iyilik ve yardımlarla beşeri ızdırabın azalmasına ve dökülen göz yaşlarının dinmesine calısmışlar ise de (cennet ve cehennemden) başka müeyyidesi olmayan bu prensipte muvaffak olmayarak arada büyük din kavgalarına vesile teşkil etmiş ve insanlar asırlarca bir- birini boğazlayarak ızdıraplar artmış ve yine göz yaşlar dinmemişir. Acaba tabiat kanunlarında olduğu gibi daima tekâmúle doğru yol alan insan ihtiraslarında da bir istikrar olmayacak mıdır? Yoksa, taş, değnek, sapan, ok, tüfek, gülle devrinden makine devrine geçen ve her iki silahın çıkmasıyla biraz daha ızdırabı artan beşer, kıyamet gününe kadar ağlayacak mıdır? Hadiselere bakarak inanıyordum ki, dünya nizamının esaslı bir şekle bağlanması ve artık insanların gülmesi, makineleşme sayesinde ihtiyaçların çok azalması yüzünden kötü hislerin ortadan kalkması pek yakındır. Geçmiş zamanlarda evliyàlara ve kerâmet ehli insanlara maledilen ve din kitaplarında mümkündür, değildir, diye bir çok tartışmalara yol açan tayy-i zaman tayy-i mekân" meselesi tayyare seferleri, radyo, ve radar aletleriyle atom enerjisi sayesinde tamamen tahakkuk ederek zaman ve mekân mefhûmu ortadan kalkmış, istenilen anda istenilen yerde bulunmak imkânı hâsıl olmuş demektir. Binâenaleyh bundan sonra milletler arası teşekkül edecek iyilik timsali bir kuvvetin, tıpkı (Hızır Aleyhisselâm) gibi insanların darlandığı bir zamanda imdatlarıina yetişerek göz yaşlarının akmasına mani olması asla uzak ve imkânsız değildir. Yalnız bu tarihlerde tohumu atılmakta olan Dünya Güvenlik Konseyi'nin, Birinci Cihan Harbi'nden sonra kurulan "Cemiyet-i Akvâm" gibi zayıf ve irádesiz olmamasını temenni ederim.
·
37 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.