Gönderi

İnsan ruhuna, birbiri ardına hızla gelişen olayların körüklediğ duyguların ardından, insanı ümitten ve korkudan mahrum bırakan, eli kolu bağlı olmanın ve durumun gerçekliğinden daha çok acı veren hiçbir şey olamaz. Kan damarlarımda öz gürce dolaşıyordu ama ümitsizlik ve pişmanlık kalbimi öylesine eziyordu ki, bu yok edilmesi imkânsız bir acıydı. Uykum kaçtı, kendimi işlediğim korkunçluktan çok daha öte günahların beni beklediğine inandırdığım için, kötü bir ruh gibi başıboş geziniyordum. Ama yüreğim erdeme olan aşkla ve nezaketle doluydu. Hayata çok yüce amaçlarla başlamış, bunları hayata geçireceğim ve sevdiklerime yararlı olabileceğim anı dört gözle beklemiştim. Şimdi hepsi yok olup gitti. Geçmişe kendim- den memnun bakmamı sağlayan ve bu nedenle yeni ümitlere yelken açabilen vicdanımın rahatlığının yerine, hiçbir dilin anlatamayacağı derin işkenceler barındıran bir cehenneme hızla sürükleyen, pişmanlık ve suçluluk duygularının esiri oldum. Bu ruh hali, uğradığı ilk şokun etkisinden belki de tam olarak kurtulamayan sağlığıma zarar veriyordu. İnsanlarla yüz yüze gelmekten kaçınıyordum, neşe ya da memnuniyet belirten her ses benim için bir işkenceydi. Yalnızlık tek tesellimdi; derin, karanlık, öldürücü yalnızlık.
·
120 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.