Gönderi

Kıbrıs Barış Harekâtı Takvimler 16 Temmuz 1974 tarihini gösterdiğinde Kıbrıs'ta olağanüstü bir durum yaşandı. Nikos Sampson isminde Eokacı bir subay darbe yaparak Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios'un yerine kendisini cumhurbaşkanı ilan etti. Ardından da Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağladığını bildirdi. Kıbrıs'ta meydana gelen bu olağanüstü durum karşısında Türkiye, diğer garantör devlet İngiltere ile vardığı mutabakattan sonra adaya müdahale kararı aldı. Olaylara Türk Ordusu kayıtsız kalmamış ve hükûmetin aldığı karar doğrultusunda 1974 yılı 20 Temmuz’unda Kıbrıs'a çıkarma yapmıştı. Bu karar, hükûmet için olumlu bir puandı. Soydaşlarımıza yönelik soykırımı durdurmak ve değişen Kıbrıs statükosunda Türk tezini korumak için yapılan askerî harekat iki aşamalı olarak gerçekleştirildi ve başarılı oldu. Biz gazetenin iç sayfalarını hazırlamış ve baskıya girmiştik. 246. sayının baskıya çıkış tarihi 22 Temmuz, harekât iki gün önce yani 20 Temmuz Cuma günü başlamıştı. Derhâl 1.-2.-11.-12. sayfalarda değişikliklere giderek başyazı, haber ve yorumları güncelledik. Sayfaları yeniden dizdirdik, mizanpajları yapıldı, manşetleri düzenlendi ve baskıya girdi. Sıkıyönetim Savcılığına Çağrılıyoruz: Kapak sayfasının baskısına 500-600 adet kalmıştı ki İbrahim Metin ağabey bir hatanın farkına vardı. Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'in beyanatında geçen Türk sözünde r ve k'lerin yerlerinin yanlış olduğunu söyledi. Derhal baskıyı durdurduk, gerekli düzeltmeyi yaptıktan sonra baskıyı tamamladık. Gazetenin dört sayfasının yeniden hazırlanması ve basılması bize çok zaman kaybettirmişti. Gazete bir taraftan basılıyor, bir taraftan da dağıtıma veriliyordu. Ankara'ya bilhassa Basın Savcılığına verilecek olan nüshaların düzgün olanlarını kendimize ayırmıştık. Ama olmadı. Savaş hali dolayısıyla bütün yurtta kısmi bir sıkıyönetim ilan edilmişti. Gazetenin bayilere çıktığı 22 Temmuz 1974 günü öğleye doğru Sıkıyönetim Savcılığından bir telefon geldi. Sırasıyla önce Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Tevfik Fikret Kılıçkaya'yı, sonra sahibi İbrahim Metin'i, sonra da Neşriyat Müdürü Sadi Somuncuoğlu'nu sordular. Hiçbirisi yoktu. Künyede yazılı isim olarak sadece ben kalmıştım. Bir saat içinde Mamak'ta bulunan Sıkıyönetim Savcılığına gelmemi istediler. Ben, durumun ne olduğunu anlamıştım. Mamak'taki askerî savcılığa giderken 3-4 tane düzgün basılmış gazeteyi de yanıma aldım. Savcı üç sene evvel yıldırım bölgede KÜBİTEM'i bastıklarında ifade verdiğim Orhan isimli savcıydı ama bu defa rütbesi binbaşı idi. Önünde günlük gazeteler ve o gün yayına çıkmış olan diğer dergi ve gazeteler, tabii Devlet de vardı. Bana; "Bu ne rezalet! Sizin gibi milliyetçi bir gazeteye yakışıyor mu?" diye fırçaya başladı ki ben hemen yapılan yanlışlığın çok az bir nüshada olduğunu, hatanın düzeltildiğini ve temiz olan baskıyı da getirdiğimi söyledim. Gazeteleri aldı, baktı, arızalı baskıları piyasadan toplattırmamızı söyleyerek ifademi aldı ve bıraktı.
29 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.